"Bugün itibariyle tüm sınıfları kapalı olan hiçbir okul bulunmamaktadır"

Bakan Özer, şu ana kadar aynı anda kapatılan maksimum 3 okul olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: "Onlar da 10 gün sonra eğitim öğretime devam etti. Bilindiği üzere bizim eğitim sistemimiz, devasa bir eğitim sistemi.  18 milyon öğrencinin ve 1.2 milyon öğretmenin olduğu 20 milyonluk kitleyi ilgilendiren bir sistem. Sistemimiz içinde 57 bin 108'i devlet okulu olan 71 bin 820 okulumuz bulunmakta. Bugün itibariyle tüm sınıfları kapalı olan hiçbir okul bulunmamaktadır. 850 bin dersliğin içinde elbette kapatılan sınıflarımız vardır, onlar da peyderpey 10 günlük süre zarfında Sağlık Bakanlığının belirleşmiş olduğu kurallar çerçevesinde sisteme geri dönmektedir. Daha önceden kapatılan 1158 sınıf, bugün itibarıyla eğitim öğretime başlatılmıştır. Sistemde hiçbir problem yok, sistem başarılı şekilde yüz yüze eğitimle ilgili mekanizmayı işletiyor ve güvenli şekilde, Sağlık Bakanlığının ve Sağlık Bilim Kurulunun önerdiği yönergeleri doğrultusunda işlemeye devam ediyor."

Özer; aşılanma oranlarındaki atışın, eğitimin aksamaması açısından en önemli unsur olduğunu ifade etti. Türkiye'deki meslek grupları arasında öğretmenlerin en fazla aşılanma oranına sahip meslek grubu olduğunu aktaran Özer, sözlerine şöyle devam etti: "Öğretmenlerimiz, Türkiye'deki meslek grupları içinde en fazla aşılanma oranına sahip olan meslek grubu. Ölçeğiyle 1.2 milyon öğretmeni baz aldığımız zaman birinci doz aşı oranı, yüzde 92,45; ikinci doz aşı oranı ise bugün itibariyle yüzde 86 civarında. Bir de aşı olmadığı hâlde bir şekilde hastalığı geçirmek suretiyle bağışıklık kazanıp antikor oluşturan öğretmen kitlemiz var. Bunlar da yüzde 5 civarında... Dolayısıyla en az iki doz aşı olmuş veya antikor oluşturmuş öğretmenlerimizin oranı yüzde 91'lerde. Yani birinci doz yüzde 92 civarında, ikinci doz ve antikor oluşturanların oranı yüzde 91; yani bu oran birbirine denk gelmeye başladı. Şu anda okulları açık tutmayla ilgili en büyük avantajımız, öğretmenlerimizin aşılanma oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Bu hem Türkiye'deki oran açısından çok yüksek hem de kıta Avrupası'ndaki Finlandiya, İsveç, Almanya gibi ülkelerdeki öğretmenlerin iki doz aşılanmasından oldukça yüksek."

"Öğrencilerimizdeki aşılanma oranı giderek yükseliyor"

Öğrencilerin aşılanmasının da yüz yüze eğitimin aksamamasına katkı sağladığını belirten Özer, "En büyük avantajlarımızdan biri olarak öğrencilerimizdeki aşılanma oranı da giderek yükseliyor. Özellikle 15-18 yaş arasında. Tabii burada en büyük sorumluluk velilerimize, ailelerimize düşüyor. Yani onların kendilerini korumaları gerekiyor. Aşılanma oranlarını yükseltmeleri gerekiyor ki çocuklarımızı koruyalım ve yüz yüze eğitimden mahrum bırakmayalım. Hakikaten, bu sadece Millî Eğitim Bakanlığının sorumluluğu değil. Türkiye'deki tüm vatandaşlarımızın el birliğiyle yürütmesi gereken bir durum... Şu ana kadar 6 hafta boyunca çok başarılı geldik. İnşallah, bundan sonra da başarılı şekilde süreç devam edecek." diye konuştu.

Editör: TE Bilişim